Deutsche Bank’tan Türk Tahvilleri Üzerine Yeni Değerlendirme

deutsche bank analiz

Deutsche Bank analistleri, 8 Eylül tarihli raporlarında Türk tahvillerine ilişkin kapsamlı bir analiz yayımladı. Raporda, mart ayında yaşanan sarsıntıların ardından toparlanma görülse de, son makroekonomik göstergeler ve siyasi gelişmelerin yatırımcı algısında yeni risk unsurları oluşturduğuna dikkat çekildi.

Rapor, piyasa performansı ve fiyatlama, rezervler, yabancı yatırımcı ilgisi, getiriler ve reel faizler, enflasyon görünümü, tahvil getirisi projeksiyonları ve stratejik öneriler başlıkları altında detaylı incelemeler içeriyor.

Faiz İndirimi Beklentisi 200 Baz Puana Düştü
Mart ayındaki siyasi gelişmelerin yarattığı dalgalanmaların ardından yaz aylarının görece sakin geçtiği kaydedildi. Düşen enflasyon, yabancı yatırım girişleri, cazip hale gelen reel faizler ve faiz indirimi süreci Türkiye varlıklarını benzer ekonomilere kıyasla öne çıkardı.

Buna karşın, güçlü gelen GSYH verileri, hizmet ve gıda kaynaklı enflasyonist baskılar ve CHP İstanbul Kongresi’nin iptali gibi gelişmelerin piyasaları olumsuz etkilediği vurgulandı. Bu nedenle Deutsche Bank, TCMB’nin 11 Eylül’deki PPK toplantısında faiz indirimi beklentisini 250 baz puandan 200 baz puana revize etti.

Tahvil Piyasasında Görünüm
Raporda, hisse senetlerinde yılbaşından bu yana elde edilen kazanımların geçtiğimiz hafta geri verildiği, tahvil piyasasında ise marttaki şoklara göre daha sınırlı kayıplar yaşandığı belirtildi. İki yıllık tahvil faizi yüzde 40, on yıllık tahvil faizi ise yüzde 33 seviyesinde kapandı. Getiri eğrisinin hâlâ ters seyrettiği, özellikle orta vadeli tahvillerin zayıf performans sergilediği aktarıldı.

Rezervlerde Artış ve Yabancı Girişleri
TCMB rezervlerinin Ağustos ayında 178,5 milyar dolara ulaştığı, net döviz pozisyonunun ise 46,8 milyar dolara yükseldiği kaydedildi. Yabancı portföy girişlerinin güçlenmesiyle birlikte sadece Ağustos’un son iki haftasında devlet tahvillerine 0,9 milyar dolar, carry trade işlemlerine ise 2,7 milyar dolar giriş oldu. Böylece carry trade pozisyonları toplamda 37 milyar dolara yaklaştı. Ancak banka, siyasi belirsizliklerin devam etmesi durumunda bu pozisyonların bir kısmının çözülmesinin olası olduğunu belirtti.

Enflasyon Beklentileri Geriledi
Raporda, enflasyon beklentilerinde mart ayındaki şok dışında kalıcı bir düşüş gözlemlendiği vurgulandı. Bir yıllık beklentiler yüzde 23’ün altına, iki yıllık beklentiler ise yüzde 17’nin altına inerek 2022’den bu yana en düşük seviyelere geriledi. Bu durum, tahvil getirilerinin hâlen enflasyon beklentilerine kıyasla yüksek kaldığını gösteriyor.

Deutsche Bank, 2025 yıl sonu için iki yıllık tahvil faizini yüzde 34, beş yıllığı yüzde 29,5, on yıllığı ise yüzde 27 seviyesinde öngörüyor.

En Cazip Seçenek 2028–2029 Vadeleri
Banka, kısa vadede siyasi belirsizliklerin ve iç talebin risk unsuru olduğunu, ancak orta vadede tahvillerin cazip bir tablo sunduğunu ifade etti. Özellikle 2028–2029 vadeli tahvillerin en iyi risk-getiri profiline sahip olduğu, uzun vadede 2033 vadelerinin ve kısa vadede 2027 tahvillerinin öne çıktığı belirtildi.

Sonuç olarak Deutsche Bank, Türkiye’nin yerel sabit getirili piyasalarının mart ayına göre daha dayanıklı hale geldiğini, ancak yüksek tahvil arzı ve siyasi gelişmelerin kısa vadede baskı yaratabileceğini vurguladı.

Exit mobile version